halenurozgurkiyici3.jpg
hale özgür kıyıcı

türkiye büyük millet meclisi sayın başkanlığı’na dilekçe komisyonuna sunulmak üzere

konu:araştırma komisyonu kurulması dileğidir.

olay:23.09.1969 yılında öldürülen kardeşim mustafa taylan özgür’ün katil veya katillerinin bulunması hakkında dilekçemdir.

açıklama:

1- 08.09.2006 tarihinde tbmm başkanlığına sunduğum, 02.10.2006 tarihli elektronik başvurum üzerine bana gönderilen cevabi yazıda ;”tbmm içtüzüğü uyarınca meclis araştırması yapılabilmesi için hükümet, siyasi parti grupları veya en az yirmi milletvekili tarafından başkanlıktan bir önerge ile istenmesi ve açılıp açılmamasına da genel kurulun karar vermesi gerekmektedir” açıklaması üzerine sair haklarım saklı kalmak üzerine işbu dilekçemin sayın başkanlığınızca, “dilekçe komisyonu“na sunulması ve gereğinin yapılması için dilekçemin işleme alınması istemidir.

olay :

1- sayın dilekçe komisyonu üyeleri, beyazıt meydanında kurşunlanarak öldürülen kardeşim, odtü öğrencisi mustafa taylan özgür’ün ölümü ve öldürülüş şekli, katili/katilleri konusunda kamu oyunda yankı yapan yayım/eylem vs hakkında bilgi/duyum sahibi olduğunuzu umuyor, yöneticilerimiz olduğunuzdan en azından bu bilgiye sahip olduğunuzu sanıyorum. kardeşimin ölümünden nice sonra ortaya bir katil zanlısının çıkarıldığını, istanbul adliyesinde yargılandığını ve delil yetersizliğinden beraat ettiğini de bilginize sunuyorum.

2- aradan yıllar geçtikten ve yaramız küllenmeye başladığı bir dönemde devlet kademelerinde görev yapmış, amerika’da eğitim almış istihbaratçı emekli yarbay talat turhan 28.11.1990 tarihinde istanbul gazeteciler cemiyetinde yaptığı bir basın toplantısında kardeşim, mustafa taylan özgür’ün katilini bildiğini, bununla ilgili dosya hazırladığını ve bu dosyayı da dönemin chp’li içişleri bakanı hasan fehmi güneş’e verdiğini, verdiği sırada aynı odada deniz baykal, ertuğrul günay, gazeteci-yazar uğur mumcu’nun bulunduğunu açıkladı ısrarlı sorularım karşısında “benim korumalarım yok! açıklayamam, ben görevimi yaptım.

yetkililer gereğini yapmadı ise benim ne suçum var. o üsteğmen şu anda üst düzey bir asker” diyerek adını vermemekte diretti. bugüne kadar tüm ısrarlarımıza rağmen bu “üst düzey general ”in adını öğrenemedik. talat turhan’ın bu iddiasına göre; istanbul ağır ceza mahkemesinde adı verilmeyen bir general rütbesine ulaşmış general yerine başka bir şahıs yargılanmıştı. kimdi bu üst dereceli general, bilmiyorduk. talat turhan birilerine iftira mı atıyordu? bunun da soruşturması yapılmıyor, suskunlukla geçiştiriliyordu. bu size bize,her kese garip gelmiyor mu? militarizmin hakim olduğu bir ülkede mi yaşıyoruz? suç işleyenin cezasını bulacağı bir ülkede miyiz, yoksa değil mi?

3- bu bilgi üzerine içişleri bakanına dosyayı verdiğini iddia ettiği sırada aynı mekanda bulunan uğur mumcu ile görüşmek üzere ankaraya geldim. ve uğur mumcu ile görüştüm. “komutan !” diye hitap ettiği em. yrb.talat turhan ile telefon görüşmesi yaptı ve bana merak etmememi, gerekeni yapacağını söyleyerek beni teselli etti. talat turhan’ın açıklamaları milliyet gazetesinde melih aşık’ın köşesinde ve takip ettiklerim arasında taha kıvanç/fehmi koru ,can dündar, can ataklı hasan cemal, rafet ballı, erbil tuşalp, kutlu esendemir,’in köşelerinde yer aldı. ayrıca ,basım tarihi 1999 olan talat turhan’ın “çeteleşme “ isimli kitabında da yer aldı. amerika’da eğitim almış bir kariyere sahip ve kontr-gerilla konusunda kitapları olan bir istihbaratçı olarak kamu oyunda bilinen bu kişinin iddiası, kardeşim mustafa taylan özgür’ün katilinin o dönemde üsteğmen rütbesindeki bir kişi olduğu ve basın toplantısının yapıldığı dönemde de “üst düzey bir general olduğu” şeklindedir. “devlet cinayet işlemiştir” cümlesine kitabında da yer veren bu em. yarbay’a şimdiye kadar genel kurmay da dahil kimse hesap sormamıştır, veya soramamıştır.

4- yazılı her yayının daha matbaadan çıkarken belli sayıda emniyet birinci şubeye ve basın savcılığına götürüldüğü şeklinde bir bilgiye sahibim. ayrıca bu kitap kamu oyuna sunulduğuna göre bu iddianın savcılıkça tck. ilgili hükümlerine göre ihbar olarak kabul edilerek demokratik bir ülkede belli bir soruşturmaya ve kovuşturmaya neden olmasını bekliyor ve diliyorum. iddia sahibi ortada iken, bunun ciddiye alınması gerekir diye düşünüyorum. kişi orduda görev yapmış, yarbay rütbesine kadar ulaşmış, msb özel kalem müdürü olarak çalışmış ve emekli olmuş, kitapları bulunan abd’de eğitim görmüş bir istihbaratçıdır. iddiasını mantık sırasına göre özetlemek gerekir ise; kardeşim mustafa taylan özgür’ün katili , (1) ordu mensubu ve o dönemde üst teğmen rütbesinde bir subaydır.(2) bu basın toplantısının yapıldığı tarihte de üst düzey bir general’dir.

sonuç; genel kurmayda cinayet işlemiş ve general rütbesine kadar yükselmiş bir katil vardır. ve talat turhan’ı açıklamaktan korkutan da budur. ayrıca şimdiye kadar bu konuda soruşturma yapılamamasının sebebi de bu üst düzey generalin bizce bilinmeyen ama onu korkutmaya yeten ismidir. yargılanması gereken bir şahsın –ki sivil yargıda kardeşimin bir katil zanlısı yargılanmıştır- general rütbesine kadar yükselmesini ve yargılanamamasını ve tüm çabalarımıza rağmen ortaya çıkarılamamasını benim de bir asker kızı olarak kabul edememem gibi , kamu oyunda en güvenilir bir kurum olarak tüm anketlerde çıkan ordumuza da mal etmek içimden gelmiyor.

ancak, gerçeğin yakıcılığını da arıyor ve araştırmaya da sonuna kadar tüm engel ve tehditlere rağmen yürümette kararlı olduğumu da belirtirim. sizden dileğim, bu iddiayı ciddi bulup gereğinin yapılmasını ve bu kişinin iddialarının doğru olup olmadığının araştırılması konusunda bir şaibenin yada iddianın doğruluğunun aydınlatılması için var olan yetkilerinizi kullanmanızdır. bu son merci olarak başvurumdur. ulusal onurumu inciteceğini bildiğim dış basın, yayın ve yargı organlarına başvurmak zorunda kalmayacak kadar özgür bir ülkede yaşamadığımı ama bu özlemi taşıdığımı bilerek gereğinin yapılması için sizi cesarete davet ediyor ve her hal ve şart altında gerçek suçluların kimliği kişiliği ne olursa olsun yargılanması gerektiği inancı ile sayın komisyonunuza başvuruyorum.

saygı ile…

hale özgür kıyıcı

sendika 22 ocak 2007